
Çalışma hayatındaki değişim, global anlamda hızlanmış durumda. Küreselleşme ve dijital teknolojilerdeki gelişmelerlerin de katkısıyla insan kaynakları ve kültürün iç içe geçtiği günümüzde, şirketlerin verimlilik ve daha iyi iş yeri olma çabaları, çalışanlarıyla ilgili politikalarını gözden geçirmelerine fırsat veriyor. Türkiye’de üretim ve satış operasyonlarıyla 1000’e yakın çalışana sahip olan L’Oréal Türkiye’nin İnsan Kaynakları Direktörü Demet Akman ile şirketin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık uygulamalarıyla ilgili konuştuk.
L’Oréal Türkiye, İK uygulamaları ve işgücü yönetimi konusunda hayata geçirdiği çalışmaları, Türkiye’de ve globalde başarıyla sürdürüyor. 2021 yılında ülkemizden 20’ye yakın çalışanını yurt dışındaki operasyonlarda farklı görevlere gönderen L’Oréal Türkiye, yarı yarıya kadın/erkek çalışan oranıyla da cinsiyet eşitliğine verdiği önemi somut olarak ortaya koyuyor.
Yetenek transferlerini sürdürdüklerini ifade eden L’Oréal Türkiye’nin İnsan Kaynakları Direktörü Demet Akman, “2022 yılında, günümüze kadar 14 yeteneğimiz yurt dışı göreve geçti. Bu transferlerle birlikte 10’dan fazla ülkede L’Oréal Türkiye’den transfer ettiğimiz 40 kişiden fazla yeteneğimiz var. Bizim için büyük bir gurur ve mutluluk.” sözleriyle düşüncelerini paylaştı.
“İnsan odaklı yaklaşımı temel alıyoruz.”
İK projelerini hayata geçirirken, insan odaklı yaklaşımlarının ve iş hayatında değişen ihtiyaç ve taleplerin belirleyici rol oynadığını söyleyen Demet Akman; sürdürülebilirlik, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık, etik, dayanışma ve yenilikçilik gibi kavramlara olan bağlılıklarının kendilerine rehberlik ettiğini ifade etti. Bu anlamda çalışanlarının taleplerine yanıt vermekten ve tercih edilen şirket olmaktan mutluluk duyduklarının altını çizdi.
L’Oréal’in “Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık” vizyonu hakkında da bilgi veren Demet Akman “Grup olarak ve ülkemizde, tüm ekiplerimizdeki sosyo-ekonomik ve kültürel kökenlerin çeşitliliğini artırmaya kararlıyız. İşe alım havuzlarının çeşitlendirilmesine, mesleki gelişim açısından fırsat eşitliğinin sağlanmasına, çalışanların ve yönetimin bu konuda bilinçlendirilmesine özel önem veriyoruz. Cinsiyet eşitliğinde olduğu gibi yaş ve jenerasyon farkları konusunda da benzer özenli bir tutum sergiliyoruz. Amacımız, tecrübenin ve genç mezunların bir arada olduğu ortamı yaratmak ve farklı kuşaklardan çalışanlar arasında diyalog ve iş birliğini her yönüyle teşvik etmek.
Misyonumuz; en kapsayıcı güzellik lideri olarak herkesin güvenli, barışçıl ve eşit bir şekilde yaşayabileceği bir topluma katkıda bulunmak. L’Oréal’de; farklı kimlik, kültür ve geçmişe sahip insanlar için ürünler yaratıyoruz. Farklı bakış açılarına sahip farklı ekiplerin, farklı güzellik ideallerini anlamada ve çok çeşitli tüketicilere hizmet etmede çok daha yetkin olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
“Tüm insanların söz sahibi olduğu ve katkıda bulunabileceği bir dünyaya inanıyoruz.”
Her etnik gruptan, sosyo-ekonomik kökenden, kültürden, yaştan, dinden, cinsiyetten ve cinsel yönelimden bireylerin ve ayrıca görünür ya da görünmez engelleri olan kişilerin işe alınması, terfi ettirilmesi ve geliştirilmesi konusunda sorumluluk aldıklarını ve bu yaklaşımın şirketin politikaları arasında yer aldığını vurgulayan Akman kapsayıcılık ve çeşitlilik yaklaşımlarıyla ilgili şu şekilde konuştu;
“Ekip üyelerimiz, tüketicilerimiz, iş ortaklarımız ve faaliyet gösterdiğimiz topluluklarda, herkes için imkanlara erişim eşitliği, gelişim ve bütüncül ilerlemeden yanayız. L’Oréal Türkiye olarak da eşitliği teşvik etmek için birçok somut adım adıyoruz. Bu konudaki kilit unsurlardan biri de hiç kuşkusuz eğitim. 2007’den bu yana 65.000’den fazla çalışanımızı Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık konusunda eğitim verdik ve güncel ihtiyaçlara göre zenginleştirerek eğitim süreçlerimize devam ediyoruz. Ayrıca işyerinde cinsiyetçilik gibi konularda farkındalık yaratma kampanyaları düzenliyoruz, örneğin çalışanların bir engelini açıklarken kendilerini rahat hissetmelerine katkı sağlayacak aktivasyonlarla eşitliği teşvik ediyoruz.”