21. yüzyılın şehir yaşamında, hemen herkes işte ve evde başarıya odaklanıyor. Eskiden sadece anneye atfedilen ebeveynliğin ortak paylaşım ekseninde şekillenmesiyle ve çalışan anne babaların eşit sorumluluk almasıyla bu konu, iş dünyası için özel bir başlık olarak ele alınmaya başladı.
İş dünyasında, çalışanların sadece iş gücü olmaktan ziyade, özel hayatlara da sahip bireyler olduğu gerçeği giderek daha fazla kabul görüyor ve çocuk sahibi çalışanlar, işverenlerin özel ilgi göstermesi gereken bir grup olarak öne çıkıyor. Okulların açıldığı şu günlerde, çalışan ebeveynler için yeni bir dönem başlıyor. İş unvanlarının yanına anne-baba sıfatını eklemek yeterince zorlu bir süreçken çocukların eğitim sürecinde dengeyi korumak daha da önem kazanıyor.
Okulların açılmasıyla daha da belirginleşen ebeveynlik süreci, insan kaynakları yöneticilerinin de gündeminde yer alıyor. Bireyler için iş ve aile arasında günü yönetmek her zaman zorlu bir süreç olsa da okulların açılmasıyla bu dengeyi sağlamak daha da önemli hale geliyor ve şirketler de bu alandaki destekleyici politikalarıyla, çalışanların yaşamını iyileştiriyor. Tıpkı iş hayatında olduğu gibi ebeveynlikte de planlama, kuralları belirlemek ve öngörülü yaklaşmak başarıyı getiriyor.
Şirketlerde ebeveyn çalışanların hayatlarına dokunmanın önemini vurgulayan Açık Holding İnsan Kaynakları Direktörü Arzu Şafak konuyla ilgili şu şekilde konuştu; “Çalışan ebeveynler, şirketlerimizin en önemli değerlerindendir. Onların bu süreçte yaşadıkları zorlukları anlamak ve onlara destek olmak hem çalışan memnuniyetini artıracak hem de şirket performansını olumlu yönde etkileyecektir. Biliyoruz ki; okulların açılmasıyla çalışan ebeveynlerin yaşamları yeniden şekilleniyor ve bu süreçte onlara destek olmak büyük önem taşıyor. Uzun yıllardır insan kaynakları alanında çalışan uzman ve aynı zamanda iş hayatını ve anneliği de bir arada götüren bir çalışan olarak önerim; çalışan ebeveynlerin yaz tatilinin sona ermesiyle okula başlayan çocuklar için önceden planlama yaparak günlük rutinlerini düzenlemeleri, çocuk bakımı konusunda güvenilir destek sistemleri oluşturmaları ve kendilerine zaman ayırmayı ihmal etmemeleri yönünde. Tıpkı iş hayatındaki hedeflerimiz için yaptığımız gibi haftalık bir takvim oluşturmak ve günü sistemli yönetmek iki önemli rolün de aksamamasını sağlayabilir. Örneğin; okul saatlerine uygun akış oluşturarak günlük rutinleri, kurs saatlerini, önemli etkinlikleri ve yolda geçirilecek zamanı planlamak işleri kolaylaştırabilir. Yıllık izin günlerini okul ara tatillerine göre planlayarak, çocuklarla etkin zaman geçirilebilir. Aile veya arkadaşlarla paylaşım halinde olarak destek sistemi oluşturulabilir. Çocuklarımızla düzenli olarak iletişim kurarak ve belirli kurallar belirleyerek, iş ve özel hayat dengesinin kurulması sağlanabilir. Tüm bunların yanı sıra yoğun tempolu bu dönemde, kendimize zaman ayırarak ve dinlenerek, her iki alanda da aksaklıkların önüne geçilebilir, sağlıklı bir ortam oluşturulabilir.”