Yazarlar

İş Dünyasında Yükselen Trend: Gig Ekonomisi ve Serbest Çalışmanın Geleceği

Pandemi sonrasında pekçok konuda ezberlerin bozulduğu, tanımlamaların yeniden yapıldığı iş hayatında birçok konuda olduğu gibi çalışma zamanlamaları ve biçimleri de giderek değişime uğruyor. Jenerasyon değişiklikleri ve değişen çalışan beklentileri ile birlikte yıllardır uygulanagelen çalışma biçimleri yerini farklı zaman, mekan ve şekillerde gerçekleşebilen esnek çalışma modellerine bırakıyor.

Gig İş ve Gig Ekonomisi Nedir?

Günümüzün yeni trend çalışma modelleri arasında yer alan “Gig”, aslında müzik sektöründen gelen bir terim olup, kısa süreli iş anlamına geliyor. Teknolojinin gelişimi, dijitalleşme, çevrimiçi ve çevrimdışı çalışan uygulama ve platformların yanı sıra sosyal medyanın da kullanımıyla birlikte “Gig ekonomisi”ne katkı sağlayan yeni iş alanlarıyla yakından tanışma fırsatı bulduk.

Gig ekonomisi, e-ticaret ile kendi el emeği ürünlerini satan veya doğrudan alım-satım yapan, siparişe dayalı yemek yapan, günlük veya haftalık olarak evinin boş odasını kiralayan, uzmanlık alanında eğitim ve danışmanlık veren, evcil hayvan bakıcılığı yapan, moto kuryeler, influencerlar, grafik tasarımcılar, teknoloji ve yönetim danışmanlığı gibi alanlarda belirlenmiş bir mesai saatine uymaksızın geçici ve proje bazlı serbest çalışma yapanları kapsıyor. Bu alanlarda hizmet verenler genellikle dijital platformlar üzerinden tanıtımlarını sağlıyor ve gelir elde ediyorlar.

Gig Ekonomisinin Faydaları ve Dezavantajları

Gig ekonomisi çalışanlarına nerede, ne zaman, nasıl ve hangi saatler arasında çalışma konusunda seçme özgürlüğü sunuyor. Özellikle bağımsız ve serbest çalışma modelini benimseyen Z kuşağı, bu modeli esnekliği nedeniyle kendine çok yakın buluyor. Bu model birden fazla alanda gelir elde etme şansının yanı sıra çalışanlara, yeteneklerini geliştirme, alternatif iş alanları oluşturma ve zaman yönetimlerini kendilerinin yapmasına olanak sağlıyor.

Workforce Institute tarafından yapılan araştırmaya göre genç neslin en cazip bulduğu başlıklar şu şekilde sıralanıyor:

·  Z kuşağının %55’i esnek hareket edebilmeyi tercih ediyor.

·  %53’ü kendi işini yönetmeyi faydalı buluyor.

·  %42’si bir patrona veya iş arkadaşlarına sahip olmamanın bir avantaj olduğunu düşünüyor.

·  %35’i istemedikleri zamanlarda çalışmaya zorlanmayı istemiyor.

·  %36’sı uzaktan veya evlerinden çalışma esnekliğine değer veriyor.

·  Mevsimlik, geçici ve ara sıra çalışan işçilerin %36’sı modern işyeri teknolojisine büyük değer veriyor.

İşverenler açısından bakıldığında, mevsimlik, geçici süreli çalışma veya serbest danışmanlardan hizmet alma halinin, tam zamanlı kaynak işe alımına kıyasla maliyet açısından daha avantajlı olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca bu durum işverenlere daha fazla işgücü yönetimi esnekliği ve çok rekabetçi bir işgücü piyasasında daha geniş bir yetenek ve beceri yelpazesine erişim imkanı da sunmuş oluyor.

Gig Ekonomisinin Dezavantajları

Gig iş modelinde istikrarlı bir gelir olmaması, ilgili alandaki faaliyetlerin sosyal bir güvence (sağlık, emeklilik ödemeleri) olmaksızın sürdürülmesi veya yüksek maliyetlerle güvence çalışmaları yapılması başlıca dezavantajları arasında yer alıyor.

Hatırlarsanız düşük gelir, insani olmayan çalışma koşulları gibi durumlara maruz kalan çalışanların toplu eylemleri hem ülkemizde hem de yurt dışında görmeye başlamıştık. Konuyla ilgili ilk dava süreci de Londra’da oldu. ”Lojistik alanında oldukça bilinen bir firma adına İngiltere’de sürücülük yapan bir çalışan, işi yönlendiren kuruluşa dava açarak, çalışan olarak değerlendirilmelerini talep etmişti. Söz konusu davada, şirketin yolcuların varış noktasını şoför talebi kabul edene kadar göstermediği ve şoföre talebi reddetme şansı tanımadığı, aynı zamanda maksimum fiyatı belirlediği için, davacının şirket nezdinde işçi olarak kabul edilmesine yönelik bir içtihat oluşturulmuştu. Halen Hollanda ve İspanya’da da benzer dava süreçleri devam etmekte olup, Hindistan ve ABD’de zayıf çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve kanunlarla desteklenmek üzere gig işçileri tarafından protestolar gerçekleştiriliyor.’

Son olarak yakın zamanda yaşadığımız, Türkiye’de 57 milyona yakın kullanıcısı olan bir sosyal medya platformuna getirilen erişim yasağının da günlük 11.5 milyon dolarlık bir kayıp oluşturduğu da söylentiler arasında yer alıyor. Dolayısı ile olası erişim yasaklarının da artık GİG ekonomisinin riskleri arasında saymak mümkün.

Gelecekte Gig Ekonomisi ve Türkiye’de GİG

Global anlamda Gig Ekonomisinin daha da büyüyeceği öngörülmekle birlikte Türkiye’nin stratejik konumu ile yeni neslin teknolojiye yakınlığı, mühendislikteki becerileri sayesinde özellikle bilişim ve yazılım alanındaki gelişmeler neticesinde globalde yüksek potansiyel sahibi olduğu değerlendirilmektedir. Gig ekonomisinin istihdam piyasasını gelecekte ne derece etkileyebileceğini şimdiden öngörerek, firmaların işe alım stratejilerini buna bağlı geliştirmeleri faydalı olacaktır.

Çok yeni olan bu kavramla ilgili olarak ülkemizde sınırlı kaynak ve araştırma olduğundan ilerleyen günlerde olumlu ve olumsuz etkilerini deneyim paylaşımlarından, analiz ve araştırmalardan daha somut verilerle ortaya koymaya devam edeceğiz.

Gülden Erşan

İK Profesyoneli, Koç

Kentsel Dönüşüm

İK Magazin

İK Magazin.com üzerinde yer alan varsayılan yöneticidir. Mail: info@ikmagazin.com

İLGİLİ İÇERİKLER

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu